Seni yaşarken , her görüşte, her dokunuşta,her özleyişte ;
Bir dilin hangi kelimelerini kullansam sana seslenirken,
O kelimeleri duymadan beni hissedebilirsin?
Kutsal bir dinin indiği dilin içinden , sevgiye dair kelimeleri mi,
Kadim bir imparatorluğun tahtını doldurup, bir ahu gözlünün kalbinde küçülen tarihi şahsiyetin dilini mi,
Yada asırlar boyu ezilen, horlanan bir Babil şehrinde ki çilekeş halkın mı?
Nasıl seslenmeliyim sana,
Nasıl duyabilirsin beni,
Hangi sanatın diliyle,
Türküyle mi, bir anıtla mı, ağıtla mı,
Çizgiyle,notayla mı,gürzle mi?
Hangi duyguyla yada
Aşkla mı, heyecanla mı, gurbetle mi, inatla mı,
Pişmanlıkla mı, huzurla mı, perişanlıkla mı?
Elimde defterler, kitaplar dolusu hatırayla mı
Ne ile gelebilirim sana peki
Karlı dağların arasından çığa inat bağıra çağıra, kıvrılarak gelen bir trenle mi
Ağıt yaka yaka süzülen bir turna ile mi
Çocuk gibi koştura koştura, nefesi tüketerek mi
Söyle hicran’ım, de hele sen bana, nasıl edeyim?
…..
….Nice Yıllara….