Özlemek dediğin nedir biliyor musun?
Bir alışkanlığın ertesinde,onun varlığına dair derin bir iç çekişle
Kara kuru bir çocuk veya kız’ın gözlerinden düşen inci tanesinde başlar özlem
Kaldırımlarda eylem adımlarla değil, ayaklarını sürüyerek gezmeye başlamak birazda.
Kavgalardan kaçmaya başlayarak sakinliği kollamak ve huzurun arefesin de dolaşmayı arzulamak.
Kimi yada neyi özlediğinin anlamı içinde duyduğun sevgiye bakıyor.
Gurbet akşamlarında daha bir ağır olduğu söylenen özlemin, daha ziyade acıtan yanı bir daha kavuşamayacak şekilde ayrılığa duçar olunması sanırım.
Hep bir yanı eksik kalarak zaman geçirmenin adına da özlem humması diyebilirsiniz yada.
Eksikliği gidermenin bir başka yolu da olmayınca dilleri tutuk gözleri yaşlı bir ihtiyar yavaşlığıyla yaşama tutunma başlıyor bir süre sonra.
İlk kızılca kıyamet asıl bir daha olmayacak olmanın arefesi midir ki?,
Hüznün mizaç olması, mısraların keder kokması
Çiçeklerde hep aynı rengin görünmesi
Griye dönen bakışlar
Sabahından neresinde uyanacağını bilmediğin bir ülkede tutunmak
Kabuslarla kirlenmiş geceler ve yorgun sabahlarla
Bir kaktüs yalnızlığında yaşamak
Bir kertenkele soğukkanlılığıyla beklemek sabahı
Özlemek katledilmişçesine yaşamanın ağır korkusu
Yavaştan yavaştan düşmenin anımsanması
Yaralar dikiş tutmuyor artık
Her yer dağınık