Aldırmamaya çalışsam ruhumun dünyasındaki herc-ü merce
Ah! Aldırmamak ne garip bir kelime
Çalkalanıp dururken her yanım,
O hengamede ölü numarası yapabilmek
Aldırmamak sanki;
Bir kertenkele soğukluğunu taşıyor gibi durabilmek Kuş gibi kalbi olanın çekemeyeceği hayat
Hep aşkın ve şarkıların içinden geçmek isterken,
Sana açmaya çalışırken tüm kapıları,
Zamansız esen,soğuk bir yelin akıntısına kapılmak.
Tut beni! Daha konuşacağım.
Sabır topluyorum yalnızlığımda
İnce ince benliğimi ören ipek böceği,
Kelebek kanadı yumuşaklığı, önüme serilmiş ince bir çizginin peşisıra
Senden haber almak elam
Biçare bir hastanın, tabibin gözlerine bakışı gibi,
Umutla dolmak, yaşama sevinciyle, tutkunun esiri olmak gibi.
Gözlerimi kapatmadan hemen önce, bir kere daha katlanmalıyım sürgünün sarhoşluğuna.
Karanlığıma hapsolmalı zamana direnmeliyim.
Sonra ümidime sarılıp ölesiye uyumalıyım
Mekandan,anlardan soyutlayıp, yaşlanmaya bırakmalıyım kendimi.
Aşık olma yaşını geçmeliyim ardından,
Kimsenin kınamadığı bir ihtiyar olduğum zamanlara vardığımda,
Yüzümdeki kırışıklardan adının harflerini çıkaracak çizgileri birleştirmeliyim.
Kalbime kazıdığım sendin yüzüme kazıdığım da sen,
Çatlayan parmak uçlarımdan, elimde eriyen mızrabımdan sana besteler çıkarken,
Bir şafak vakti ruhumu teslim edeceğim ben.
Bir kaç nota, bir eski saz, bir kuru gül yaprağı, birde vişne reçelinin topladığım çekirdekleri
Bunlar kalacak senden bana.
Vuslatın bembeyaz rengiyle mahşerde sana sözünü verdiğim yerde olacağım!