
Uzun yıllardan beri, doğudan batıya doğru hızlı bir şekilde göç var. Hele bu yüzyılın son çeyreğinde göç hareketleri inanılmaz boyutlarda artmış durumda. Göçlerin nedenlerinin başında ; Savaş, siyasi ve politik baskılar, fakirlik, düşük yaşam standardı gibi nedenler geliyor. “İnsan her şeye rağmen doğduğu, ait olduğu topraklarda yaşamalı.”, diyen insanların bile, kısa bir süre sonra bu düşüncelerinden vazgeçerek, batıyı kendilerine yurt edinme çabasına giriştiklerine şahit oluyoruz. Gün aşırı Ege’den, Akdeniz’den aldığımız acı haberler bunun açık göstergesi.
Batıya gelenlerin bir daha kendi ülkelerine dönmedikleri açık bir gerçek. Dönenlerin bir kısmı uzun bir süre sonra kısa bir ziyaret için dönüyor. Bu ziyareti yaptıktan sonra , ki çoğu onu bile yapmıyor, geri dönüp batı da ki hayatına devam ediyor. Önümüzde ki yüzyılda da bu artarak devam edecek muhtemelen.
Resmi rakamlara göre son birkaç yıl için de, Türkiye’den ayrılan eğitimli genç sayısı 250 bin rakamını geçmiş durumda. Politik nedenlerle ayrılanları bir kenara koyalım. Çünkü bu husus, Türkiye’nin siyasi tarihinde her zaman olagelmiş bir konu. Ancak geri kalanlara bakınca, rakamların ne derecede ürkütücü olduğunu söylemeye gerek yok. Ülke standartlarına bakıldığında iyi eğitim almış, kaliteli bir neslin yer değiştirdiği açıkça görülüyor.
Peki ama, bu insanların kendi ülkelerinde bulamadıkları şey ne? Hali hazırda ülkenin standartları bu insanları tatmin etmiyor mu? Beklentiler ne düzeyde? Yakın tarihte radikal reformalar yapmaya çalışarak batılılarla aynı ligde oynamayı arzu eden Türkiye’nin yanında batıyı cazip kılan şeyler neler? Gidenler bir yana, bu kaçışlardan sonra üzerine umutsuz bir nesil türüyor. Bu kaçışların nedenlerin ile İlgili, yöneticilerin basiretli davranarak ,acilen kendilerini sorgulamaları gerek. Çünkü giden geri gelmedi bugüne kadar ve bundan sonra da gelmeyecek.
2017 yılında, ABD Başkanı Donald Trump’ın 7 Müslüman ülkeden gelen göçmenleri geri gönderme ve olası göçü önlemek için imzaladığı anlaşma, çok ciddi tepkiyle karşılanmıştı. Sonrasında bu tepkiyi kalıcı hale dönüştürenler oldu. Uluslararası faaliyet gösteren kimi büyük şirketler, tepkilerini ortaya koyma adına bir takım girişimlerde bulundular.Bunlardan bir tanesi de, Twitter’ ın altında faaliyet gösteren, canlı yayın uygulaması olan periscope’un yapımcılarıydı. Tepki olarak “Periscope’un” açılış ekranına şu ifadeleri yerleştirdiler;
“Proudly made in America by immigrants” (Amerika’daki göçmenler tarafından gururla yapılmıştır). Periscope uygulamasını açtığınızda, halen bu ifadeyle karşılaşırsınız.
Aslında bu sözler bir realitenin ifade edilmesinden ibarettir. Zira göçmenler, zoraki olarak gittikleri batı ülkelerinde, istisnasız olarak çok büyük değişim ve dönüşüme, kalkınmaya neden olmuşlardır. Sosyal bilimcilerin tezleri de bunu doğrulamaktadır. Bu dönüşüm sadece göçmenlerin kişisel çabalarıyla değil, onların bilgi, birikim , deneyim ve tecrübelerini doğru olarak kullanmayı sağlayan ülke politikalarıyla olmuştur. Bunun yanında da, göçmenler yeni hayat kurma adına, işlerine dört elle sarılmışlardır.
Sonuç = Kalkınma!
Sağduyulu ve kontrollü bir politikayla gerçekleştirilen göçmen alımı ilerde de bunu yapan ülkelerin kazan kazan durumunu değiştirmeyecek, hatta bunu artıracak gibi. Dünya da şuanda yükselmeye devam eden ırkçılık dalgasının önüne geçmek adına, göçmen alımı ve onları toplumu sosyo-kültürel olarak zenginleştirmeye çalışan ülkeler, kendi ülkelerini koruyacaktır. Geri kalıp türlü türlü sorunlarla boğuşmak zorunda kalanlar, tersine davranış gösterenler, bu milliyetçi ve daha doğrusu ırkçılık dalgasına destek verenler olacak.
Son bir haftadır, Almanya da yapmış olduğum gözlemler ve burada yaşayan göçmenlerle gerçekleştirdiğim görüşmeler sonucunda edindiğim tecrübeyi değerlendirdiğimde, bu kanaate bir kez daha vardım. Dünyanın demokrasi, eğitim, hukuk ve sosyal alanlarında en gelişmiş ülkelerinin başında gelen Kanada, Amerika’dan sonra Almanya’dan da aynı düşüncelerle dönüyorum.
İnsan, harcanması kolay ancak edinilmesi zor olan, kıymetli bir varlıktır, bir değerdir. İkamesi ise maalesef yoktur. Kısa vadede yerine koyacağınız bir robot, bir çok insanın birden yaptığı işin fazlasını gerçekleştirebilir belki, ancak uzun vadede, harcanan her insan gelecekten kaybedilen daha uzun bir zaman demektir.
Sağlıcakla kalın.
Frankfurt-Almanya