Vicdanı Olmalı İnsanın

Bir meslekten önce, bir dinden önce, bir mezhepten önce, inanmak için Tanrıdan ,bir peygamberden bile belki önce vicdanı olmalı insanın. Çünkü insana kimsenin seslenemeyeceği yerde, herhangi bir iz işaretin olmadığı, en kuytularda, olmadık kararların alınacağı yol ayrımlarında yol gösterecek, tek ses verecek olan şey bir vicdandır.

Vicdan insana, bir inancın en güzelini yaşatabilir. Ülkeler, şehirler, kasabalar, köyler gezerek bilgeliğin anahtarını arayan birisine tek dokunuşla aradığını vicdanı verir. Dervişe aradığını,sufiye varlığın sırrını, kaşife mekanın anahtarını vicdan verir. Şefkatin sesi vicdan diye çağırır, adaletin terazisi vicdan diye bağırır.

Vicdan nedir? Kimdir? Bir sır mıdır yoksa bir muamma mıdır? Hangi adamın, kadının yada bilgenin elindedir onun anahtarı?

Kimse neden sormuyor bugün onun nerede olduğunu? Her şeyi bulabiliyoruz, çarşıda pazarda, yahut uluslararası tacirlerde, tüccarlarda. Peki vicdan nerede kimin tekelinde? Kıymeti bilinmez sahaflarda ki kitaplar arasında mı kaybedildi yoksa? Dinlerin kaynağı vicdan değil miydi? Ya insani sistemlerin?

Yanlış yerde mi arıyoruz acaba? Belki de parçalara bölüp, her bir parçasını bir başkasına verdiler. Tamamı kimse de yok galiba.

Demokrasi nutukları atanların ceplerinde mi, vaaz kürsülerinde minderlerine kurularak nutuk atanların tesbih tanelerinde mi, yoksa müntesiplerini kutsayıp kutsayıp gönderenlerin önünde ki nota kitabının satırlarda mı?

Hangi inancın, hangi kutsalın savunucularının vicdanına seslenmeli insan.Yahut hangi ideolojinin.İlmek ilmek örülen insani sistemlerin kaçının tüzüklerinde şart olarak “vicdanlı olmak” yazıyor?

Mazlumların mı, mağrurların mı vicdanlı olması daha elzem? Mağdurken değil, mağrurken vicdanı yitirenlere ya ne demeli?

Aklıma üşüşen soruların hiçbirinin cevabı yok.Çünkü herkes yiyeceği kadarını kesip kendi önüne koyuyor belli ki.

Vicdanının olduğunu gösterme adına; bir kuyu açıp susuzluğunu dinderemeyenlerden tutun, beton bloklar arasında yaşamını yitirenlere, adil yaşamak isteyenlerden tutun, adaletsizliğin çarkları arasında ömür bitirenlere,gökyüzünün ışığından yıllarca mahrum kalanlardan tutun,koca gökyüzü kendisine dar edilenlere varana dek;kimsenin tek bir fiili yok.

Herkes ağır bir vicdansızlığın mağduru. Kimsenin başka biri ile paylaşacağı tek bir vicdan kırıntısı dahi yok.

Herkes kendine vicdanlı.Herkes kendine inançlı. Herkes kendine demokrat.Herkes kendine sevdalı. 21.yüzyılın yitiği vicdan ve bu asrın vicdan kayıplı yetimleri bizler.

Ne diyeyim…

Siz insandan vicdanını esirgeyenler, o göstermediğiniz vicdan, imtihanınız olsun!

4 Mayıs 2019

Toronto