Bir Kürt Kenti’nde Kürt Bir Mültecinin Zihni! – 1

Yolu mecburen gurbete düşmüş olan herkesin bir hikâyesi vardır. Ya bir kaçış, ya bir arzudan kaynaklı,zorunlu gurbetin öyküsü. Bu hikâyelerin ana karakterleri göçmüş, kalanları da göçenlerin sılasındayken hasretli ve birazda sitemli türkülerini dinlemektedirler. Bu yüzden, sadece gidene koymaz ayrılık, kalanlara da zor gelir.

Kalanların içerisinde birisi vardır ki, onun durumu zamanla, gözleri yol çeken birinin, dönüp dönüp kentin çıkışlarına bakması gibidir.Ağır ama alışılası bir hal alır bakışları gün geçtikçe. Ta ki bir gün dönüş yolunda karşılaşana dek. Yıllarını gurbet akşamlarına hasretmiş bir mülteci ise, döndüğünde ne bulacağını bilmeden, sadece bıraktığı gibi bulabilmeyi ümit etmektedir. Karşı konulamaz iç titremeleriyle dönüş hicranını beklemek, gurbeti zor yapan başka bir konudur.

Gözlerini açtığında ve gurbette olduğunu anladığında, ilk fark edeceğin şey ,düştüğün yerde yağmurun hüzünle yağdığı, rüzgarın sana bir kokuyu ulaştırmaya çalıştığı duygusu olur ki ne gamdır o bilemez kimse. Beynin taşan arzuları karışır toprağa. Havada vuslat kırılganlığı olur. Yürürsün tüm yalnızlıkları başına toplayarak. Sonra, bastığın yerlerde, geçmişten kalma hatıralara dalarsın,hayalinde Cami içine omuzlarına ceketini attığın ve hüznünü o an dışarda yağan  yağmurlara astığında sana yukardan bakan canını,canının yandığı zamanı hatırlarsın.çıldırmak üzereyken bir korna çığlığı böler anıları. İrkilirsin maziden sıyrılıp. Ağır ağır adımlarla yürürsün seni çağıran o ulvi sese doğru. O ses düşer arza semaya, Allah en büyük, Allah biiir

Huzurdayken, bastı zaman, tayyi mekan kavramının içinde olabilmek ne kadar uçuk gelse de, zaman makinalarının keşfedileceği zamanlara ulaşabilmekten daha makul geliyor. Çıktığın yoldan geri dönüşün anlamı bir yana, gidip gelmelerin farkına varılıp hasretin azaltılması için en kısa yol sanki. Kudret sahibininin okyanuslarından bir damla istemenin neresi yanlış? diye düşünülesi bir andır o.Yandıkça düşünüp, düşündükçe nara yanaşmaktır işte. Oysa aşk,bir kere yandıktan sonra, bir başka ateşin yakmadığından emin olunacak anda doruklardadır.