Blogumdan Özür

(dün gece)

Önceki yazımda kendisi icin kullandığım, sacma sapan seyler ifadesinden, dolayı blogumdan özür dilemek icin yazdım bu yazıyı.

Şu blog sayfası da arkadaşım gibi oldu.Sayfayı açarken, bu kadar çok kullanacağımı düşünmemiştim.Dert ortağı oldu bir nevi. Garip deģil mi,kendimin dert ortağı olmam?.Biraz öyle tabi.Ne zaman daralsam kendimi buraya atıyorum.

Burda da rahat durmuyor elim,dilim.Kimseyi bulamazsam.Huysuz yaşlılar gibi kendimle kavga ediyorum.Baksana yazıların diline.Laf sokacak birini arıyor da bulamayınca zehri kendine akıtıyor gibi.

Bir zamanlar cok sevdigim,ki hala cok seviyorum ve ömrüm boyuncada seveceğimi düşündüğüm birisi,şunu demisti.

-Sen her zaman mutlu olacak bir şeyler bulabiliyorsun.

Bana haksızlık etmiş galiba.

Maalesef ben mutlu olacak birsey degil, mutsuzluğumu gizleyecek bir şeyler bulabiliyorum. Gözden kaçışı başarabilmek adına tek meziyetim bu. Yoksa mutluluk,ben gibiler için kolay bulunabilen birşey olmaktan çıkalı çok uzun zaman olmuş.Hep birşeylerle mücadele etmek köreltiyor sevinçleri. Geçici hevesleri mutluluktan saymıyor insan belli bir zamandan sonra. Gerçi artık mutsuzluğumu da saklayamıyorum. O yüzden kabuğuma çekilmiş, tek başıma yaşıyorum ya. Bundan sonrada böyle gider herhalde. Çünkü saklayamadığın şeyi paylaşmak zorundasın. Bu ne olursa olsun böyledir. Zira kural budur.

Kimseyi artık üzmeye de hakkım yok,mutluluk pozları kesmeye de Heç hulhum yok.

(1 Ekim-1 Eylül macerasını sorma, Çünkü aklımda, hazırlıyorum. Şuan saat sabahın 05.30 u.Bende insan olmaya çalışmalı,uyumalıyım.uyanınca inşallah)