Vakit Geçirmelik Bir Kitap

Hayat bir şekilde akıyor. Ölünceye kadar, şöyle yada böyle bu eziyeti çekerek, yaşamaya devam edeceğiz anladığım kadarıyla. Hayatı anlamlandırma çabasını bırakıp sadece yaşamak mı lazım bilmiyorum…Neyse bu başka bir fasıl.

Bilmem kaç bin km ötede, Kuzey Amerika da basit bir kütüphane de bulunan, 6-7 Türkçe kitaptan birinin bu olduğunu görünce, çocuksu bir sevince kapıldım. Başka bir nedenden dolayı gittiğim kütüphanede görevliyle laflarken, memleket başlığı açılınca, malum rafların önünde bulduk kendimizi. Kitapla buluşmamız biraz alakasız oldu ama güzel oldu.

Hemen orada oturup başladım okumaya. Okurken değişik hislere kapılıyor insan. Arkadaşlıkları geride bırakıp, can dostlarla yolların yıllarca kesişmeyecek olması koyuyor adama. Adam gibi hasretlerin pençesinde kıvranmanın cilveleri.

Gözler her yerde birilerini, bir şeyleri arıyor. Onu, bunu, bir başkasını.  Simitçileri,martıları,çay ocaklarını. Ne Mete var şimdi,ne Serkan ne de İsmet.Asumanla Güneşe hiç değinmiyorum. Zira tam orada bir sızı var. Zıkkımın kökünü yemiş gibi bir acı. Kalbin kırık yerindeki platin sancıyor. Şimdi buraya ne yazsam olmayacak. Okuyun siz. İyi vakit geçirirsiniz.