Ba’de Harabi’l-Basra

Bazen geç kaldığınızda, elinizde olan şeyleri tamamen kaybedebiliyorsunuz. Bir ülkeyi ,bir şehri, bir kadını, bitkiyi, yada hayvanı…Neyi seviyorsanız sevin, onunla birlikte yeteri kadar zaman geçirmeyi, ona doya doya bakmayı ihmal ettiğinizde elinizden yitip gidince ciddi anlamda sarsılabiliyorsunuz. İç sesim, ihmal ettiklerimi yüzüme bir bir bağırıyor. Bu yüzden böyle bir yazı kaleme alma gereği duydum.

Zamanın da ziyaret etmeyi ihmal ettiğim ve bir daha asla eskisi gibi olmayacak, güzel bir ülkenin, güzel bir şehrine özlem duyuyorum şuan. Hani bizde çok bilinen meşhur bir tatlısı da olan şehir. Google Earthten bakınca, içim acıya acıya son halini izlediğim nadide şehir. Suriye’nin Halep şehri.

Çok zamanlar önceydi. O yıllarda gariban bir üniversite öğrencisiydim. Öğrenciyken kaç defa Halep ve Şam’a gitmeye çok niyetlenmiştim. O yıllarda çok bahsedilirdi, Suriyelilerin bize ne kadar çok benzer yanlarının olduğundan. Yemeklerinden, ,pazarlarından, çarşılarından ve misafirperverliklerinden. Zaten bizimle onları ayıran şeyin, sadece basit bir tel örgüden ibaret olduğunu sık sık vurgularlardı oraya gidip dönenler. Hak verirdim. Hala da hak veriyorum.Rahmetli Kemal Sunal ile Metin Akpınar’ın baş rollerinde oynadığı “Propaganda” filmini izlemişseniz, durumun tamda dediğim gibi olduğunu anlarsınız.

Bin bir gece masallarını okumuşsanız bilirsiniz. Genelde Mezopotamya ve çevresinden bahsedilir. Mesela Basra yada Bağdat anlatılırken ne muhteşem yerler olduğundan o kadar çok bahsedilir ki, hayalen kendinizi bir cennetin ortasında bulursunuz. O tarihi sokaklardan, bahçelerden, bağlardan gelen enfes kokular sizi alır götürür.Ama tarihi doku ile güzellikler, o günden bugüne yaşanan felaketlerle, yok olduğu için sadece hayal edebiliyorsunuz. Şuan Bağdat, Musul, Kerkük, Şam, Halep vs. Sadece bir kan ve gözyaşı deryasından ibaret.

Belki bugün sağlam olan başka güzelim şehirlerde yarın yok olacak. Kim bilir? Kısacık olan şu hayatta, harab olmadan önce,görülmesi gereken yerleri görmek istiyorum.

Kendim için birkaç öncelikli yer içinde ilk olarak Mısır’ı seçtim. Önümüzde ki yıl içerisinde fırsat bulursam ilk oraya gitmek istiyorum. Keops Piramidi, Khufu Piramidi ya da Büyük Piramit; günümüzde Mısır’ın başkenti Kahire’nin bir parçası olan Gize’yi (El Giza) çevreleyen antik “Gize mezar kenti”nde bulunan üç anıtsal piramitten en eski ve en büyüğü. M.Ö 2551-2560 yılları civarında yapıldığı sanılan bu anıtsal kompleks, Dünyanın yedi harikasından biriymiş. Bu yedi harika içinde günümüze kadar ulaşan, varlığını günümüze dek hemen hemen tam olarak sürdürebilmiş olan tek eser. Yaklaşık 5000 yıl önce yapıldığı sanılan bu eserin hala sağlam olma özelliği onu daha bir muhteşem kılıyor gözümde. Şimdilik bu kadar yazmakla iktifa edeyim. Zamanı geldikçe ilgimi çeken başka hususlara değinirim.

(Not:Yakılıp yıkılmış ülkelerinden ayrılmış insanların Türkiye deki dramını her insan anlayamaz.O yüzden şimdi Türkiye de yaşayan Suriye’lilere karşı olan ırkçı yaklaşımların hiçbirisine katılmıyorum. Hatta bu düşüncede olanları kınıyorum.Kısaca her zaman,insani erdemlerimizi, her türlü olumsuzluğa ve kötülüğe rağmen, korumamız gerektiğini düşünüyorum.)

Sağlıcakla Kalın.

Kaynak: Wikipedi.