Yaşama Sanatı

Yaşama sanatı nedir biliyor musunuz? Yaşama sanatı,canın burnundayken, korku,öfke,endişe tüm bedenini sarmışken, panik ataklarla nefesin kesilmiş,kalbin teklemeye başlamış, vücudunda ki ateşleme sistemi tamamen durmaya yüz tutmuş ve üşümeye başlamışken, koşarken, yürürken, kaçarken, dururken  en güzel yerlere gözlerini dikmek demektir.

Geçtiğin yollarda ardında belki de yüz yüze gelemeyeceğin güzelliklerin fotoğrafını da zihninde götürmektir yaşama sanatı. Elde teknoloji varsa resmetmektir. İmkan yoksa zihninde, ya siyah beyaz yada renkli kalemler ile çizmektir. Nereden geldi aklıma bilmiyorum. Belki de ardımda bıraktığım zorlu yolları unutmaya çalışmaktan yorulduğumdandır bu üzerine yürüme çabası.

Tozlu yollardan, uzun süren dağ yolculuklarından sonra yağan yağmurun toprakla buluşması, o enfes koku, çamurlu yolların meşakkatinden ziyade kokusunu çağrıştırdıysa güzel olanın ardına düşmeye bahane sayılması gerek belkide.

Keşfedilmemiş sanatsal yanları olan insanlarız birçoğumuz .Kafamızı boşaltıp, kalbimizi özgür bıraktığımız da farkına varırız bazen. Bazen de bizi biz eden bir aşka düşünce ortaya çıkar sanat.

Gelelim bu fotoğrafa.Bunun çekiliş tarihi, geçtiğimiz yılın ilkbaharının, benimse sonbaharımın başıdır. 5 mart 2017 günü çekilen bu fotoğraf kıymetliyse eğer; bir yanında aşk, bir yanında endişe ve bir yanında da hüzün var diyedir. Nerede çekildiğini sormayın. Zaman gelir ömür vefa ederse, ağaçların açtığı bir zaman ferah feza bir havada yeniden çekilir belki. O zaman belki bu resmin sanatı endişesiz ama daha bir aşk ve hüzünle yayılır ağaçlara,doğaya…

20170305_121051.jpg