Kediler

Alamadığımız, ismini koyamadığımız, birlikte sevemediğimiz kedimizin anısına..

Uzun zamandır ilgimi çeken bir kitap var . Bukowski’nin “Kediler” isimli kitabı.Çoğu yerde alıntılarına rastladığım ama bir türlü okumanın kısmet olmadığı bir kitap. Ne zamandır arıyorum ancak henüz ulaşamadım. Ama babamlar benden hızlı davranıp gerçek bir kediye ulaşmışlar.Eve bir Van Kedisi almışlar. Van kedilerinin özelliğini bilirsiniz. Akıllı uslu hayvanlar olurlar genelde. Tüyleri beyaz,gözlerinin ise biri mavi diğeri ise kehribar renklidir. Gayet güzel terbiye edilmiş olan bu kedinin adını da “İnci” koymuşlar.

Bende kedileri severim. Onlar çok munis hayvanlardır.Ama öte yandan asildirler de.Mesela iyilik yaptın diye sana eyvallahı olacak hayvanlar değillerdir. Öyle bir duruşları vardır ki, adeta sana “Haddini, yerini bil” der lisan-ı hal ile.Kısaca nankör değillerdir bana göre. Sadece prensipleri, çizgileri olan hayvanlardır. “Nereden açıldı bu kedi bahsi?” diyeceksiniz şimdi.

Bende uzun yıllardır hatıra nevinden bir şeyleri saklama huyu vardır. Sizde de vardır belki. Kağıtlar, notlar,resimler yazılar vs. Son yıllarda buna birde elektronik ortamdaki yazışmaları ekledim. Whatsapp yazışma geçmişi, Skype yazışmaları vs. Çok komik, çok hüzünlü, çok anlamlı, çok absürt şeyler oluyor oralarda. Sizi başka bir yere taşıyor okuduğunuzda. Yazıldığı anda neler hissettiğinizi anımsayamadığınız yazıları dönüp yıllar sonra yeniden okuyunca zaman zaman kahkahayı koparıveriyorsunuz. Yada gözlerden yanaklara doğru birkaç minik damla sürülüveriyor ufaktan ufaktan.

Neyse uzatmayayım. Bir ara köyde yalnız başımayken, birkaç fare dadanmıştı odama. Gece ben yatarken çekirdeklerimi çalmalar, odaya kapıyı çalmadan izinsiz dalmalar,banyoda dikizlemeler felan. İyice hadlerini aşmıştı bunlar. Bende onlara karşı bir operasyon düzenledikten sonra her ihtimale karşı bir kedi almaya niyet etmiştim. Hem bana yoldaş olur, hemde hayvancağız rızkını bulur diye düşünmüştüm.

Tabi yaşanan bu olayların tamamını günlük hayatta birilerine yazıyoruz bizde. İnsanız neticede. Yazışırken, muhtereme birine kedi bahsini açmışım. O muhtereme de psikopat derecesinde bir kedi sevicisidir. Kedişist yani. “Kedi alayım diyorum. Alırsam adını ne koyayım?” .Kötü kedi Şerafettin,oğlu Tacettin, Pisik, Hırpo , Nalbur,Paspas vs. derken, olmayan kedi için benim en son isim önerim “Hilti” olmuş.,

Dün gece tamda bu diyalogları okudum Ertesi sabah Babam aradı. Diyaloğumuz şu şekilde.

-Yeni bir kedi daha aldım. Van kedisi. Ama biraz vahşi hayvan. Kafesten çıkarmaya korkuyoruz. Dışarıda yetişmiş. Pek evcil değil

-Çok iyi. Adını ne koydunuz?

-Adı yok.

-Hilti koyun.

-Hilti’mi. Bildiğimiz Hilti’mi ?

-Evet. İnci ve Hilti. Çok uyumlu

-…

Veee kedinin adı “Hilti” olarak kaldı .

Aşağıda resimleri olan İnci. Hilti’nin henüz kaydı olmadığı için 6 tane vesikalık çekinmemiş. Çekinince onuda eklerim.

Babamın bu yaştan sonraki kedi sevdası da Bukowski’nin dediği gibi “Ortalıkta birkaç kedi bulundurmak iyidir. Kendinizi kötü hissediyorsanız kedileri seyredin, kendinizi daha iyi hissedersiniz çünkü olan her şeyin olması gerektiğini anlarsınız. Heyecanlanmak için bir neden yok. Kediler bunu bilirler.” değil. Tamamen ticari .

Sevgiyle, Sanatla,Müzikle ve Edebiyatla Kalın.