Bir süredir çalışma tempomu arttırmak zorunda kaldığımdan, burada yazmayı sanırım biraz ihmal ettim. Kaldığım yerden devam etmek azmi ve kararındayım. Öncelikle bu yazı; benim hayatımın seyrini değiştirmeyi başardığı halde, kendisini şu sıra bir parça yeis içinde gördüğüm, çok sevgili dostuma ithafen yazılmıştır.
Kitaplar bizim en kıymetli dostlarımız olmalıdır. Bu sözü daha önce bir yerde duymuş muydunuz? Belki duymuşsunuzdur. Belki de duymamışsınızdır. “Olmalıdır” kısmı bana ait. Gerisini başka yerlerde bulabilirsiniz.
Neden diyecek olursanız. En önemli nedeni, bize ihanet etmezler. Bizim başarısız ya da mutsuz olmamız için sinsi planları yoktur. İçi dışı birdir onların. Türü, cinsi neyse tabiatları da odur. Daima ilerlemenize yardımcı olurlar. Bazen bir yol haritası, bazen de bir fener olurlar ellerinizde.
Etrafınıza şöyle bir baktığınızdan, bu yazının sonunda varacağım yargıya siz baştan varmış olacaksınız.
Çevrenize baktığınızda bazı insanların sizi dibe çektiğini fark edersiniz. Moral ve motivasyonunuzu öyle bir düşürürler ki, hayatınızın bir uçurum kıyısına geldiğini, ha düştü, ha düşecek raddede olduğunu hissedersiniz. Onların öyle kelimeleri vardır ki, o kelimelerin uçlarında yorgun ve bezgin düşürücü zehirli iğneler vardır adeta. Yönünü size doğru çevirdikleri o zehirli iğnelerin uçlarına, süslü kurdeleler bağlayarak sizi aldatmaya çalışmalarına aldanmayınız. Hedefine varan bu sözler, bünyenizi ve geleceğinizi felç edebilir.
İvan Gonçarov’un Oblomov kitabında şöyle bir diyalog geçer.
– Zahar, sen ne zehirli bi adamsın , dedi.
– Zehirliymişim ! Ne diye zehirli olayım? Kimi öldürdüm?
– Zehirlisin ya.Benim hayatımı zehirliyorsun…
Ahmet Hamdi Tanpınar bu zehirlemeyi Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde biraz daha ileri götürmüş.
“İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbir zaman alamaz.”
Onlarla ilgili çok şey söyleyebilirim,farklı kitaplardan bir çok alıntı da yapılabilir fakat lüzumu yok. Mesele onlarda değil sizde bitiyor çünkü. Nihai noktada kalkanlarını kaldırıp, ruhunu müdafaa edecek kişi sizsiniz.
İşte o vakit size sadece bir dost yeter bir arkadaş bir eş bir evlat bir anne ya da bir baba sadece bir kişi bile size inanıyorsa ve bunun yanında siz kendinize inanıyorsanız emin olun ki karşınızda dayanabilecek hiçbir güç yoktur Ferhat gibi daha da dilersiniz mecnun gibi çöllere da aşarsınız yeri gelir.
Etrafınız bir bataklık gibi, daima içine birilerini çekecek çamurluktaysa eğer, o an hayat, etrafındakileri umursamama sanatına dönüştürülmelidir. Öyle bir umursamama ki, varlıklarından şüphe duyuracak kadar gerçekçi bir umursamama. Zira hayat her zaman karşınıza sizi sürükleyip götürecek enerjisi olan insanları çıkarmaz.
Eğer size inanan birileri varsa, yani eğer bu insanlarla karşılaşırsanız, tutunursunuz.
Ferhat gibi dağı da delersiniz, Mecnun gibi çöllere da aşarsınız. Hatta yeri gelir kendiniz bir dağ olur denizin karşısına geçip ona set çekersiniz. Bu hayatın bize verdiğidir. Bu güç, insanın mayasında olan ve ilahi güçten bir parçadır. Her şeyden önemlisi; insanın kendisini, yeteneklerini, gücünü bilmesi yeterlidir.
Kitaplara geri dönelim. Önümüze karanlık saçan, görüş ve düşünce ufkumuzu daraltan tüm gece mankurtlarının tek korkusu kitaplardır bizim coğrafyamızda. Çok inanan, az okuyan insan güruhu. Uğruna başını koyduğu dini inancının kitabını okumayan da, yine hayatını vakfettiği ideolojik aidiyetinin temel eserlerini pas geçenlerde aynı grubun içinde. Okuyanı sevmez, düşüneni sevmez, ,soru sorandan ise nefret ederler. Fakat kendileri gibi inananları çok severler. Kendisi gibi düşüneni değil, inananı. Zira düşünmek bilgisiz olmaz. Bilgi ise okumadan olmaz.
Franz Kafka; “Zerre kadar anlamadıkları şeyler hakkında konuşuyorlar. Sırf aptallıkları sayesinde kendilerinden bu kadar eminler. “derken yukarıda izah ettiğim şeyin çerçevesini çizmiş.
İvan Gonçarov’dan son alıntıyla bitireyim.
“Batıda hayaller gerçekleştirmek için kurulur, doğu da gerçeklerden kaçmak için.” Diyor. Sırf bu sözün rağmına bile olsa, gerçekleştirebileceğiniz hayalinizin peşinden koşun.Yoldaş olarak da, bir insan ve bir kitabı her zaman yanınızda tutun, fazla ağırlığa gerek yok..
“Hayaliniz sizin gerçeğinizdir.“
Sağlıcakla Kalın