Şiirimsi Zamanlarım.

Daha erken zamanlarımda şiir yazmaya çalışırdım. İyi hatırlıyorum, kanımın delice aktığı, kimi duyguları daha yeni tanımaya, tatmaya başladığım zamanlardı.Kafiyesiydi, ölçüsüydü, durağıydı derken, üzerinde kafa patlatmaktan da haz duyardım. Uzun bir süre böyle gitti.Yazdıkça yazdım.Hiç doymadan, hiç durmadan. Sonra bir gün yolunda gitmeyen şeyler oldu ve bıraktım yazmayı. Okudum sadece. Çok şey söylemeden, meramını en mükemmel surette arz eden güzel şairler tanıdım.

Onları tanımak yeter sanıyordum. Güzelim şiirlerini okumak. Farklı duygu esnemelerini yudumlamak kafi gelir diye düşünüyordum. Ta ki yeniden içimde bir şeyler kımıldayana dek. Bu aylardı içimin içime sığmamaya başladığı aylar.

Yeniden başladım. Daha çok okumaya, dinlemeye, yazmaya… Bir el tetikledi şiiri, şiirimsi duyguları. Şimdiye kadar da yürüdü gitti. Bundan sonra gider mi ? Bilinmez.

Bir kavga gürültüdür başlıyor; hayatla, işle, tabiatla, vücutla, eşyayla… Nihayetinde kavgaları biriktikçe insanın uzaklaşıyor güzel olan şeylerden. Öfkesinin peşine düşüyor zaman zaman . Bazen de içinde bir yerleri kırılıyor, saçılıyor etrafa. Derken derlenip toparlanmak zaman alıyor.

Uzattım farkındayım. İdare edin.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Desem ki” isimli şiirini görünce böyle gerilere gittim biraz.

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,

…….

Ben sende yaşıyorum,

Sen bende hüküm sürmektesin.

Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

Ortalık yerde değil hayatının her karesine saçılmış birini mahşerde de aramayacaksa ne yapsın insan? Hiç! Benim ki de laf yani. Yoruyor hayat insanı. Kapatıp kapıları kalan yolculuğu yalnız yapmak daha iyi bir seçenek diye düşünüyorsunuz. Hayat yalnız da gitmiyor işte. Bir umut olmalı. Bir ilaç. Oyalanma niyetine bile olsa bir şeyler olmalı.

Ömür tarlamın kenarlarına sürekli dikenli teller çekiyorum,

Kimse giremiyor içeri, kimseyi kapıdan sokmuyorum.

Fidanlarım kuruyor kimi zaman

Yerlerine yeni yeni umut tohumları ekiyorum.

Yeşerirlerse hükmüm sürerler mahşere kadar.

Yeşermezlerse de ne diyeyim,

Senin canın sağolsun….

Hayırlısı.Böyle işte…

(23 Temmuz 2019- Toronto)