
Benim yazılarım çoğu zaman, reel olmaktan bir miktar uzaktır. Daha çok ,kendi içimde yaşadığım duygu akislerinden ve bunlar bağlı olarak, geçmişten gelerek his değişimlerine neden olan deneyimlerin etkisinden meydana gelir. Cümle uzun oldu değil mi? Bir örnekle izah edeyim.
Mesela bana rastgele bir kelime verseniz ve bunun üzerine bir yazı yaz deseniz, ben onu öyle allayıp pullayıp, sonra da yüzüne bir cila çekip önünüze koyamam. Detaylı malumatlar veremem kelime ile ilgili. Araştırmacı derinliği olan yazılar değildir yani. Yazacağım şey , o kelamın benim üzerimde uyandırdığı tesirdir. Acı,hüzün, korku, neşe, güven, huzur, nefret,endişe vs. ne hissettiysem, yazıda da o’dur kelimenin manası. Ne olduğu değildir, nasıl yansıdığıdır. Yahut baskın olan duygudur.
Koku deseniz bana örneğin. Aklıma sadece baharın ortasında burcu burcu kokan çiçeklerin yaydığı enfes rayiha gelmez. Ya da o çiçeklerin özlerinin türlü türlü işlemlerden geçirildikten sonra damıtılmalarını, ardından da şişelere doldurularak imal edilmiş olan parfüm kokularını anımsamam ilkin. Bu, o kokuları sevmediğim ya da kullanmadığımdan değildir. Bir anlam ifade etmediğinden olsa gerektir. Çünkü o kokuları sadece severim hissetmem. Bana göre gerçekliği değil duygusu olan kokudur mühim olan.O kokuyu duyduğum gün anımsadığım duygudur yada.
Kimi kokular bazı kaygılarımı tetikler, kimisi aşkımı, kimi ise daha ziyade merhametimi.
Küçük misallerle izah edeyim.
Umumi çamaşırhanelerde kullanılan, ucuz yollu çamaşır deterjanlarını bilirsiniz.Beni hiç sarmaz o koku. Canım sıkılır o kokuyu duyunca.Nedeni maziden kalma kötü bir hatıra.
Uzun yıllar yatılı okullarda okudum. Bizim okuduğumuz parasız yatılı okulda ki umumi çamaşırhanede de o deterjanlardan kullanılırdı. Çamaşırhane sorumlusu , (muhtemelen şimdi ölmüştür) Allah taksiratını affetsin, Zeki Usta isimli biriydi. Zeki usta, kısa boylu, saçları dökük, ancak yan taraftan uzattığı saçlarını kısmen tepesine doğru savuran şişmanca bir adamdı. Şişmanlığı abartılacak derece de olmasa da, görünüşünü tarif ederken şişman demekte bir beis yok. Zira o az dediğim şişmanlık, her şeye rağmen paytak paytak yürümesine de sebep olurdu. Aksi bir adamdı dediğim gibi. Kızacak bir şeyler bulur, soru sorulmasından hazzetmezdi. Hasılı tuhaf ,ters bir adamdı. Yaptığı işten nefret ettiğini bilirdik. Sonradan yemekhaneye aldılar da biraz huyu suyu değişti. Halbuki çamaşırhanede de öyle abartılacak bir işi yoktu. Belki de şimdi anlatacağım olay değiştirmiştir huyunu, bilmiyorum. Neyse, anlatmaya devam edeyim. Belli günler dışında çamaşır yıkatılmazdı çamaşırhanede. İhtiyacı olan kendi çamaşırını eliyle yıkamaz zorundaydı.Çamaşırhanede yıkatılma günlerinde de makinaya atılan çarşafları katlamak için bir nöbetçi öğrenci daima orada olurdu.Öğrenci çamaşırları da çamaşırhaneye serilen bir çarşafın ortasına gelişigüzel atılır, herkes gelip kendi çamaşırını alır giderdi. Arada başkasının çamaşırını alan giden de olurdu tabi. Ona sahip çıkacak olan da yoktu zaten. Yaşça büyük olan biri aldıysa zaten çamaşırınızı, geçmiş olsun.O konuda dahi bir sorumluluğu yoktu Zeki ustanın. Hülasa çamaşırhanenin durumu buydu. Gelelim Zeki ustaya.
Bir gün yine böyle Zeki ustanın aksiliği üstündeyken, bizim Memo isimli bir arkadaşa küfretmiş. . Memo da “Vay sen misin küfreden?” diyerek, hemen yemekhaneye koşturmuş ve ordan kaptığı bir ekmek bıçağıyla Zeki ustayı birkaç yerinden deşmiş. Zeki usta ölmedi ama yarası ciddiydi. Memo okuldan atıldı. Henüz lise 2 den atılma olduğu halde ailesi tarafından apar topar evlendirildi vs. O günden beri ne zaman böyle ucuz yollu çamaşır deterjanı kokusu alsam, aklıma Zeki usta ve Memo gelir. O günlere giderim , acaba bu çamaşırlardan bir vukuat çıkar mı? diye kaygılanarak.
Bir örnek daha vereyim. Bebeklerin nasıl muhteşem koktuğunu bilirsiniz az çok. Tarif edilirken, o masumlardan gelen bu kokunun cennet kokusu olduğundan bahsedilir. Bu bizim ondan aldığımız kokudur. Birde onun aldığı aldığı koku, anne kokusu var. Onu huzura ,sükunete kavuşturan,sadece annenin güzel bir kokusunu almaktan öte bir şeydir. O kokuyla birlikte huzuru ve güveni duyar.. Bebek o kokuyu duyar huzura kavuşur, anne ise onun boynundan aldığı,(bebeklerin muhteşem kokusu en iyi boynundan alınır) kokuyla ruhunu dinginleştirip doğumda duyduğu sancıyı bir hazza dönüştürür. Koku anne de haz, bebekte huzurdur. Bende ise bebek kokusu merhamettir şefkattir.Annenin ve bebeğin emniyette olduğu duygusu, ferahlığıdır.
Aşıklar için ise koku apayrı bir şeydir. Bir aşığın, gözüyle göremediği, kulağıyla işitemediği, maşukunun varlığını hissettirecek tüm emarelerin hepsinin uzağında bulunduğu esnada, onun vermiş olduğu, güzel kokulu bir hediyesiyle ıstırabını dindirmesidir. Aşık ,yarin varlığını daha iyi hisseder. Kalbi sakinleşir. Aşıkta koku, maşukun teninin yalnız değil, aynı zamanda varlığının hissidir. Zaten aşk ilk burunda başlarmış. Nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama böyle bir bilgi bulanık zihnimin derinliklerinden bana ateş böceği gibi ışığını çakıp duruyor.
Hatıralara alışır gözler, yazılara, resimlere, hediyelere, desenlere nakışlara, inci mercan boncuklara ,elmaslara… Ama, zamanla etkisi geçmeyen bir tek kokudur. Her duyduğunda, yaşanmış anların tüm ayrıntıları canlanır gözler önünde.
Yosun kokulu boğazın kenarında durup , inatla ve özlemle gözlerinizi çaktığınız denizin üzerinden, o an geçmekte olan vapur, kendisine atılan bir parça simiti yere inip tüketmeye çalışan allı grili bir martı, açık bir gece de denizin üzerine düşen ayın şavkı, otomobillerin farlarından denize yansıyan ışık akisleri, yalıların uzayan yansımaları… Hasılı irili ufaklı tüm tablolar, portreler, resimler, çizgiler…Hepsi bir kokuya toplanır. Burun menfezlerinden beyninize oradan ise nerede canlandığını bilmediğim beynin bir yerine, hatta belki de en çok sevdiğim kısım olan ruhunuza yayılır. Yeniden şekillenirsiniz.
Bana gelen bir lavanta kokusu bu hisleri uyandırır. Her gün duysam o kokuyu, her gün İstanbul’a gelmiş, gezmiş sonra da hüzünle oradan ayrılıp binlerce kilometre yolu aşmış geri dönmüş gibi yorulurum. Koku budur benim için.
Güzellikle, kalbinize aşk bahşeden rayihalar la kalın.
Kaleminize sağlık, lütfen reel ne demekse onu yazmaya çalışmayın, hafızanızdaki kokuların anlattıklarını yazın. Sevgi ve saygılarımla,
BeğenBeğen
Güzel yorumunuzdan dolayı ziyadesiyle memnun oldum. Çok teşekkür ederim. 🙂
BeğenLiked by 1 kişi