Hasret

Kölelik tüm dünya da kaldırılmalı nerdeyse iki yüz yıl olmak üzere. İnsanlar artık kimsenin eşiti olmadıkları bir dünyada diledikleri gibi yaşamaya devam ediyorlar . İmkanları ölçüsünde Yeme,içme , gezip görme vs bir sürü imkana sahipler . Kimileri için sınırsız mutlak bir özgürlük alanı açıkken ,kimileri için bu çok sınırlı. Mutlak özgürlük yok. Sınırlar var ,vizeler var, pasaport var , ekonomik yeterlilik var vs. Böyle bir dünyada yaşamak bir yönüyle de dezavantaj. Yeryüzü geniş olduğu ölçüde de dar geliyor.

Hallerinden memnun büyük bir kalabalık için sorun teşkil etmeyen bu durum, Küçük Kara Balık gibi bir zihin dünyasına sahip olanlar için zor bir hal. Çünkü kendi dünyanızdan başka daha güzel dünyalar olduğunu bilip ona göre yaşamak kadar tatlı ne olabilir ki? Kendi zindanınızdan kurtulup yeni bir dünyaya yelken açıyorsunuz. Hayal ufuklarınız genişliyor. İnsan bildiği kadar hayal kurabilir. Hayal kurmak aynı zamanda öğrenilebilen ve sınırları genişletilebilen bir olgudur bana göre. Bilmediğiniz şeylerin hayalini kuramazsınız ki.

Burda işte asıl devreye yeni biri tutsaklık giriyor. Gitseniz bile sizi tutan bir esirlik. Onun adına “Hasret” diyoruz. Elimizden gelmiyor ondan kurtulmak . İnce bir sızı gibi sürekli yokluyor . Bazen çok yoğun oluyor bazen hafif hafif geçiyor .Hasretin olduğu yerde özgürlük bile onun kölesi haline geliyor. Ana ,baba, evlat , sıla,hele yar hasteti hepsini kırıp geçiriyor.

Zaten insan düşünceleri ve hayalleriyle birlikte hep kendisinde olmayanlara özlem duyuyor . Yani hasret hiç bitmiyor. Ne vakit olursa olsun , bir ayağımız hep hasret prangasına bağlı. Yaşamanın bir diğer anlamı varsa oda hasreti dindirmek için çabalamak .

15 Şubat 2021 – Alberta