Kim Bilir?

Son yazıyı yazdığımdan beri neredeyse yirmi gün geçmiş. Kim bilir kaç yüz bin hücrem yeniden dirilmemek üzere öldü. Kim bilir kaç tel saçım daha döküldü ve kim bilir hangi hastalıklara karşı daha savunmasız hale geldim. Sayılı olan nefeslerimden kaç tanesini daha tükettim.

Hayat böyle bir şey işte. Hiç bir şey elimiz de değil. Sadece yaşıyoruz. Bir gün gerçekten ölmüş olacağım için yazamayacağım. Hayatımıza girip çıkan onca şeyin arasında, dünyadan geçip giden onca insan arasında yokluğu pek fark edilmeyen biri olacağım. Kimin umurunda? Kimsenin değil tabi ki.

Şu müzik eşliğinde bir gece yarısında yazıyorum bu satırları.

Aklıma ne gelse içinde senden bir parça. Belki de hastalıktan değil hasretten öleceğim. En güzeli ölümlerin, en sevdiğim türü. Ne yaşamış olursam olayım. Hangi veba tarafından çarpıldıysa bedenim, hepsinin yegane davetçisi hasret. Şarkıda bahsi geçen, “Susamış ceylanların su içmeye indiği gözlerinin hasreti….

Yazdı ve günlüğünü kapattı.