Satranç Üzerine…

 

“Satranç” ,okunası, güzel ve akıcı bir kitapmış! Okunmayı hak ediyor.

Stefan Z.nin bu kitabı bitirdikten sonra intihar etmiş olması manidar. Acaba zihin dünyası, onu bir çıkmaz sokağın içerisinde olduğuna ikna mı etti de bundan dolayı intihar etti ,yoksa Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi “Ne çok acı var” sözünü özünde yaşadığı için mi? Kim bilir?

Kitapta bahsi geçen Dr.B’ ye Nazilerin uyguladıkları tecrit yöntemini düşününce insan ürpermiyor değil. Bir anda sıfırlanıyorsunuz ve bir hiçliğe doğru akıyorsunuz. Hani ünlü bir düşünür diyor ya ”cehennem de olsa beka isterim” diye.  Bu sanki sadece var olmanın değilde,insanın varlığının bilinmesini de istediğini kapsıyor gibi. Bu konu uzun dağıtmayayım.

Yanisi, bu duyguyu yaşamayan bilemez. İllaki yaşamak lazım yani. Rüyalarınıza kadar giren, ruhunuzu yavaş yavaş istila eden korku ve endişe hali zamanla çıldırtıcı olmaya başlar. Hangi duygu ile yaşarsanız yaşayın, yalnızlıkla çarptığınız da, sıfır oluyorsunuz. Buna belirsizlik denen illeti de ekleyince, hele belirsizliğin bir sonu olduğunu ve belli olan şeyin de sizin için kötü bir sondan ibaret olduğuna dair düşünceler pekişince daha da aşağılara kayıyorsunuz. Tükeniş yani.

Her şey miadını bekliyor demek ki. Zamanın evvelinde okusaymışım, pek de bir anlamı olmayacakmış. Şimdi düşünüyorum da her şeyin bir nedeni olduğu gibi, bazı şeylerin olmamasının da bir nedeni varmış. İsteğim ve arzum dışında gelişen olayların da aynı şekilde.

 İnsan umut olmazsa nasıl yaşayabilir ki, öyle değil mi? Kimi yazılar da imalar sizin için anlamsız olabilir farkındayım ama, birçoğu yaşanmışlıkları ifade ediyor. Cümlelerin arabesk koktuğuna bakmayın. Farklı bir geçmişin derin izlerini taşıyorlar sadece. Bu geçmişin her yazıya yansımasını bende istemiyorum ama söz dönüp dolaşıp o izlere doğru akıyor. Sanırım daha çok zamana ihtiyacım var.

Bu arada Stefan Z. nin intihar etmeden önceki mektubu da geçtiğimiz haziran ayında internetten yayınlanmış, merak ediyorsanız bakabilirsiniz. Son sözleri dokunaklı.  Yani, bana dokundu açıkçası. Ne diyebilirim bilmiyorum. Zor bir karar, zor bir hayat. Yine de dağılmamak lazım,umudu diri tutmak lazım,her ne olursa olsun. Yoksa inandığımız şeylerin üzerimize birer birer yıkıldığını görmek daha büyük felaket olur.

Vesselam…