.
“Açlık” isimli roman; bir yazarın, sefalet, yoksulluk ve nihai olarak açlık karşısında, onurlu duruşundan taviz vermemeye çalıştığını anlatan, önemli bir eserdir. Romanın kahramanı olan yazar; kimi zaman bir başkasının yardımıyla, kimi zaman ise yazdığı yazılardan eline geçen üç beş kuruşla geçinir. Ayrıca elindeki bu paraların bir kısmını,ihtiyacı olan kişilere vererek erdemli bir duruş sergilemeye de çalışır.
Romanın Norveçli yazarı; “Açlık”isimli bu romanı yazdığı dönemde, halkı üzerinde çok ciddi tesirler bırakır.İnsanlar ,roman da geçen hadiselerin gerçekliği nedeniyle çeşitli protestolardüzenlerler.
“Hükümetin aç insanlardan neden haberi yok?Bir yazar bile aç geziyorsa, sokakta aç gezen insanlara kim sahip çıkacak, onların sesini kim duyacak?” derler. Kısacası, insanlar yazarlarına sahip çıkarlar.
Bu yazar; söz konusu çileleri bizzat çeken Knut Hamsun’dur.
Hamsun’un, o kitap sayesinde hayatı değişir. Romanda geçtiği üzere; Bir zamanlar, açlığını bastırmak için ağzında ağaç talaşı ile gezen Hamsun , artık şöhretli, varlıklı, tanınan bir yazar olmuştur. Ardından Nobel edebiyat ödülü alır. Yeni kitaplar yazmaya, yazılar yayınlamaya, seyahatler yapmaya başlar. Hatta İstanbul’a bilegelir. Bu seyahatinden sonra da seyahat ile ilgili anılarını kitaplaştırır.
Bir süre sonra Alman Nazi partisinin iktidara gelişiyle birlikte Hamsun, Hitlere destek çıkar. Naziler lehine yazılar yazmaya başlar. Hatta işi o kadar ileri götürür ki, 1920 yılında aldığı Nobel ödülünü 1943 yılında hitlerin Propaganda Bakanı olan Goebbels’e hediye olarak gönderir.
2. Dünya Savaşı’nda Norveç’in işgali esnasında Nazileri destekler. Hitler’i öven yazılar yazar. Norveç hükümetinin Naziler’e teslim olması için kampanyalar düzenler. İşgal sırasında da hep Nazilerle birlikte olmaktan hiç geri durmaz.
Norveç halkı şaşkınlık içinde, yıllar önce aç kalan, türlü eziyetler çeken yazarları için yaptıkları protesto gösterilerini hatırlar. Uğruna yollara döküldükleri yazarlarını hayal kırıklığı ve üzüntüyle seyrederler.
Zaman olanca hızıyla akmaya devam eder. 2. Dünya Savaşı Almanların büyük yıkımı ve yenilgisiyle sonuçlanır. Norveç ise işgalden kurtulup bağımsızlığına yeniden kavuşur.
Norveç halkı, yaşadığı bu yıkımdan sonra yaralarını sarmaya başlar. Fakat öncelikle yapmaları gereken birşey vardır. Yıkımın hesabını sormak! Onunla başlarlar.
Hamsun mahkemeye çıkarılır ve vatana ihanetten yargılanır. Önce tutuklanır. Sonra ise ilerlemiş olan yaşı gerekçe gösterilerek serbest bırakılır. Dava sonucu yüklü miktarda para cezasına çarptırılır. Bu onun devlete karşı, bir vatandaş olarak verdiği hesaptır. Ama asıl yargılanacağı yer, Norveç halkının vicdanıdır.Halk onu henüz yargılayıp cezasını vermemiştir. Asıl hesabı da onlar soracaklardır.
Norveçliler, kendilerine ihanet eden bu yazara hiçbir şey söylemezler. Hiç kimse ne kötü bir söz, ne bir hakaret, ne de en ufak bir sataşma da dahi bulunmaz.
O sıralar yaşlı yazar, bir yaşlı bakım evinde kalmaktadır. Halk ise onun kaldığı yeri bilmektedir.
Bir gün, bir sabah vakti evin önüne genç bir kız gelir. Elinde tuttuğu Hamsun imzalı kitabı kapının önüne bırakır ve usulca arkasını dönüp gider. Onu izleyen yaşlı bir adam da aynı şeyi yapar. Sonra biri daha , biri daha, biri daha… Derken o gün Hamsun’un kaldığı evin bahçesinde, kendisinin kitaplarından oluşan adeta bir kitap dağı oluşmuştur. Anlaşılan o ki, halk onun sevgisini kalbinden çıkararak, yazara en büyük cezayı vermiştir.90 yaşındaki yazar umutsuzluk ve utanç içinde, yalnız başına kalakalmıştır.
Nihayet bir gün, kaldığı aynı bakım evininbanyosunda ölü olarak bulunur. Cenazesi ise yakılır.
Aradan neredeyse 50 yıl geçer. Tarihler 1992 yılını göstermektedir. Belediye tarafından Hamsun’un bir heykeli dikilmek istenmiştir. Ancak halk bunu kabul etmeyerek onu tarihin yalnızlık ve utanç dolu sayfalarının arasına mahkum etmiştir.
Evet ,yazarların ve sanatçıların,halklarına karşı tarihi sorumlulukları vardır. Bu sorumluluğun hakkını vermemeye,korku ve endişe de dahil olmak üzere hiçbir şey mazeret olamaz.. Şu yada bu gücün egemen olması yazarların ve sanatçıların onurlu duruşunu değiştirmesine dayanak teşkil edemez. Norveç halkı, kendi yazarlarına bu anlamda gerekli dersi vermiştir. Biz de bil vesile yeniden hatırlamış bulunmaktayız. El verir ki Sanatçı ve Aydınlarımızda bunu akıllarından çıkarmasınlar.
Ne dersiniz, bizde de aynı şeyler yaşanır mı bir gün? Yani tarih tekerrür eder mi?
Sağlıcakla Kalın…
Çok güzel bir yazı. Teşekkürler
BeğenLiked by 1 kişi
Ben teşekkür ederim ;okuduğunuz ve kaydadeğer olduğuna dair yaptığınız yorum için .Saygılar
BeğenBeğen