Bir Toplum Projesi olarak “Zübük”- Aziz Nesin

Yaşıyor olsa, kendisini ziyaret etmek isteyeceğim insanlardan bir tanesi Aziz Nesin’dir. Onu senaryosunu onun yazdığı, Kemal Sunal’ın ise bu senaryolarda karakterlere ayrı bir ruh kazandırdığı filmlerle tanıyoruz daha çok. Düşüncelerini, düşünce yapısını anlamak için kitaplarına pek müracaat edilmiyor gördüğüm kadarıyla. Ancak onun acımasızca eleştirdiği bir çok şeye katılmamak haksızlık olur. Burada Aziz Nesin’i mihenge vuracak değilim tabi. Sadece bir düşüncemi belirtmek adına bu satırları yazıyorum.

Başrolde Kemal Sunal’ın oynadığı “Zübük” filmini izlemişsinizdir. Son yıllarda belli bir kesim tarafından her platformda sansüre uğrasa bile, “Zübük” zihinlerde olanca canlılığıyla duruyor.Gerçi artık sansür dememek için kendinizi sansürlemek zorunda kalıyorsunuz, internet dahi sansüre uğruyor ya neyse. O konuyu başka platformlarda değerlendirelim .

 “Zübük”, kitabı Filme uyarlanırken haliyle birçok değişikliğe uğramış.Ancak eğer bir okunacaklar listeniz varsa, onu mutlaka dahil etmelisiniz.  Yazarına karşı bir önyargınız varsa dahi, herşeye rağmen sıkılmadan, gocunmadan,eğlenerek okuyacağınızı garanti edebilirim.

 Zübük kimdir? Kim Zübük’e benziyor? Zübük’ün yükseliş serüveninde ki ana unsurlar ve yardımcı unsurlar nelerdir? Zübük öldü mü, hala aramızda yaşıyor mu?

Bu soruların detaylı cevabını elde ettiğiniz donelerle, sizin kolaylıkla çözeceğinizi umuyorum. Karışık bir algoritma değil merak etmeyin. Bunun son derece zihin açıcı bir egzersiz olduğunu göreceksiniz.

Neden mi okumalısınız diyorum? Belki de “Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?” paradoksunu yıllar sonra, bu defa çözeceksiniz.

Küçük bir örnek vereyim. Mesela bir bireyi ele alalım. Sizce,birey içinden çıktığı toplum rağmına yetişebilir mi? Ondan, onun etkilerinden bağımsız olarak karakter ve kişilik özelliklerini oluşturması mümkün müdür?

Bence bu mümkün değil. Etki-Tepki prensibi dediğimiz olgu var. Su kayaları nasıl aşındırıyorsa, öyle de toplumda ki pozitif yada negatif unsurlar bireylerdeki duygu ve düşünceleri o yönde aşındırır, ona şekil verir.Yani toplum eğer kendisi Zübük’leşmemişse, içinden bir Zübük çıkmaz.Bu durumda;” Tavuk yumurtadan çıktıkça, yumurta tavuktan çıkmaya devam edecektir” diyebiliriz. . Ne demek istediğimi tam olarak anlatabildiğimi sanmıyorum ancak tavsiyemi dinlerseniz anlamanıza yardımcı olacaktır.

Zübük bir toplum projesidir. Ensafıyla,din görevlisiyle,öğretmeniyle,askeri,polisi, idari ve mülki amirleriyle vere en önemlisi vatandaşıyla. Onu toplum var etmiştir. Nihayetinde de Zübük’ün,varlığı kaçınılmaz olmuştur. Toplumdan bağımsız bir şahıs olarak onu ele almak basit bir körlüktür. Meşhur dolandırıcı Sülün Osman kendisini dolandırmaya çalışmayan hiç kimseyi dolandırmadığını söylemiş ve hapisteyken ‘Alınteri ile Yaşamak’ konulu konferans vermiş ya, Zübük’te aynı şekilde yalana dolana inanmak istemeyen kimseyi kandırmamıştır.

Zübük bu toplumun şuuraltı müktesebatının, mankurtlaşmış zihniyetinin, taciz edile edile dışarıya fışkırtılmış halidir.

Velhasıl “Toplum olarak birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerdeeeee.” tam böyle diyecekken kitaptan şu cümle hatırıma geliyor ülkemden binlerce kilometre uzatayken; “Dünyanın taaa öbür ucuna gitsen de, nerelisin, diye sorsalar, sen de şuralıyım, desen, hemen «Bildik bildik, şu Zübük’ün memleketi değil mi? Çabuk çık sınırlarımızdan dışarı. Aman buralarını da kirletme!» diyorlar. Pekiy n’olacak? Hep yüzümüz yerde mi gezeceğiz?

(Burada bana bir gülme geliyor o yüzden devam edemeyeceğim.)

Sağlıcakla kalın.

ALINTILAR

Herif yalan demeye yalan diyor, biliyoruz. ….. Hepimize attığı kazıkların bir ucu gök kubbesine, bir ucu yedi kat yerin dibine varmış. 
Şimdi biz yediğimiz kazıklar çıkar mı, diyerek bile bile yalana göz yumuyoruz.
“”Kazıklandıkça, insanın yalana inanası geliyor.””

– Adam bir kere siyasete gözünü dikmiş. Böylesinden korkulur. Bunun yapmayacağı kötülük yoktur.

– Vergini verme, rüşvetini ver; bu zaman böyle bir zaman…

– Kardeş, bu cemiyet temelinden doruğuna çürümüş. Bugün bakan bakanken rüşvetsiz bir, iş yaptıramıyor. Halimiz bitiktir,.ahlâk sıfır… Hiç kimsenin milletvekilini dinlediği, taktığı yok. Ne var kî, biz millet vekili olduğumuzdan, alınacak rüşvette biraz indirim yapıyorlar.

– Bu zaman, namussuz zamanı…Kimse doğruluk üzerine iş görmüyor. Doğru adamı hiçbir işin başına geçirmiyorlar. Şu işe müsabaka imtihanıyla memur alınacak deniyor. Bu imtihan ne? Namussuzluk imtihanı. Namusu düşük olan seçilip imtihanı kazanıyor. Alçaklıkta üstün olan terfi edip en baş yere geçiyor. Herif yalan demeye yalan diyor, biliyoruz. ….. Hepimize attığı kazıkların bir ucu gök kubbesine, bir ucu yedi kat yerin dibine varmış. 
Şimdi biz yediğimiz kazıklar çıkar mı, diyerek bile bile yalana göz yumuyoruz.
“”Kazıklandıkça, insanın yalana inanası geliyor.””

– Adam bir kere siyasete gözünü dikmiş. Böylesinden korkulur. Bunun yapmayacağı kötülük yoktur.

– Vergini verme, rüşvetini ver; bu zaman böyle bir zaman…

– Kardeş, bu cemiyet temelinden doruğuna çürümüş. Bugün bakan bakanken rüşvetsiz bir, iş yaptıramıyor. Halimiz bitiktir,.ahlâk sıfır… Hiç kimsenin milletvekilini dinlediği, taktığı yok. Ne var kî, biz millet vekili olduğumuzdan, alınacak rüşvette biraz indirim yapıyorlar.

– Yahu,herifin alçaklığını benden iyi bilen yokken,o sözleri dinleyince içim bir hoş oldu,gözlerim sulandı. Herif yalan demeye yalan diyor, biliyoruz. ….. Hepimize attığı kazıkların bir ucu gök kubbesine, bir ucu yedi kat yerin dibine varmış. 
Şimdi biz yediğimiz kazıklar çıkar mı, diyerek bile bile yalana göz yumuyoruz.
“”Kazıklandıkça, insanın yalana inanası geliyor.””

– Adam bir kere siyasete gözünü dikmiş. Böylesinden korkulur. Bunun yapmayacağı kötülük yoktur.

– Vergini verme, rüşvetini ver; bu zaman böyle bir zaman…

– Kardeş, bu cemiyet temelinden doruğuna çürümüş. Bugün bakan bakanken rüşvetsiz bir, iş yaptıramıyor. Halimiz bitiktir,.ahlâk sıfır… Hiç kimsenin milletvekilini dinlediği, taktığı yok. Ne var kî, biz millet vekili olduğumuzdan, alınacak rüşvette biraz indirim yapıyorlar.

– Bu zaman, namussuz zamanı…Kimse doğruluk üzerine iş görmüyor. Doğru adamı hiçbir işin başına geçirmiyorlar. Şu işe müsabaka imtihanıyla memur alınacak deniyor. Bu imtihan ne? Namussuzluk imtihanı. Namusu düşük olan seçilip imtihanı kazanıyor. Alçaklıkta üstün olan terfi edip en baş yere geçiyor. Herif yalan demeye yalan diyor, biliyoruz.

– Hepimize attığı kazıkların bir ucu gök kubbesine, bir ucu yedi kat yerin dibine varmış. 
Şimdi biz yediğimiz kazıklar çıkar mı, diyerek bile bile yalana göz yumuyoruz.

-“”Kazıklandıkça, insanın yalana inanası geliyor.””

– Adam bir kere siyasete gözünü dikmiş. Böylesinden korkulur. Bunun yapmayacağı kötülük yoktur.

– Vergini verme, rüşvetini ver; bu zaman böyle bir zaman…

– Kardeş, bu cemiyet temelinden doruğuna çürümüş. Bugün bakan bakanken rüşvetsiz bir, iş yaptıramıyor. Halimiz bitiktir,.ahlâk sıfır… Hiç kimsenin milletvekilini dinlediği, taktığı yok. Ne var kî, biz milletvekili olduğumuzdan, alınacak rüşvette biraz indirim yapıyorlar.

– Halk hiçbir şey bilmiyor, hiçbir şey sezemiyor. Bilse, sezse, bunca yüzyıllardan beri, aldatılır, kandırılır mıydı? Nasıl bir uyuşturucu yalan bu… Gerçekten bu halkın bilip öğrenmesini istememişiz. İsteseydik, önce halkımızı bütün acı gerçekleriyle tanır, ondan sonra ne yapmamız gerektiğini düşünürdük.