Selma Ve Gölgesi (Peyami Safa)

Peyami Safa’yı daha çok Dokuzuncu Hariciye Koğuşu isimli kitabıyla biliriz. Hastane Önünde incir ağacı şarkısını herkesin bildiği bir ülkede, hastahane deki odasında bacağı kesilmek üzere olan bir çocuğun dramı tabi ki gözden kaçmayacak bir detay olarak görülebilir. Yada artık klasiklerden sayılan ve okunması uzun sürmeyen ince bir kitap olduğundan dolayı da bu bilinirliği izah edebiliriz.Pekala başka bir neden de olabilir ancak ben bu şekilde düşünmeyi bir farklılık mülahazası olarak değerlendirdiğim için belirtmeden geçmek istemedim.

Başarılı bir polisiye roman yazarı olan Peyami Safa bu kitabında;babası, evdeki beslemesi ve iki kocası ile bilikte hayatına giren herkesin peş peşe intihar ettiği,Selma isimli bir kadının hayatını konu almıştır.

Bu intiharlar tesadüf müdür, yoksa birilerinin bu intiharlara dahli olmuş mudur? O kısmı kitabın sonuna kadar gizemini koruyor. Gizemli bir hayatı olan bu münzevi kadının duygu geçişleri, çevresiyle münasebetleri çok ustalıkla anlatılmış.Etrafındaki insanların tümüne ölüm bulaştırdığı konuşulan bu kadının,tüm toplumsal linçlere karşı nasılda dirençli olduğu ve bu konuda galip geldiğini görmek,erkek bir yazarın sıra dışı anlatımıyla daha bir önem arz ediyor. Bana kalırsa şu cümle bile kitabın okunması için yeterli albeniyi oluşturuyor. ” Bu kadın, bu harikulade güzel kadın insana aşkı ve ölüm korkusunu bir anda veriyor. “

Eğer polisiye roman okumayı seviyorsanız bu konuda iyi bir tercih olabilir. Ancak bu kitabı okurken sadece işin polisiye kısmına takılırsanız, hayal kırıklığına uğrarsınız.Aşk teması ile polisiye içerik harika bir bütünlük oluşturuyor.Bu yüzden olayın tek bir yanına takılıp kalınmamalı.

Bir de kitabın yazıldığı dönemdeki cinayet yada intiharların nedenleri üzerinde araştırma yapma olanakları pek bir sınırlıdır. O yüzden bir olaya cinayet yahut intihar diyebilmek için olay yerinde yapılacak bir kaç değişiklik, sonuçları tamamıyla değiştirebilir. Zaten Adli Tıp konusunda epey bir ilerleme sağlanmış durumda.

Geçenlerde ünlü adli tıp uzmanı Sevil Atasoy’un “Kusursuz Cinayet Yoktur” isimli kitabını okumuştum.Orada, hayret verecek kadar yüksek bir rakamdan, gerçekleşen bir ölüm vakasında bir olay yerinden 232.000 delil toplandığından bahsetmişti. Dolayısıyla burada sonuçları açısından olaylara bakınca kitabın sonunda bir hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Ancak bu kitabı okunmaz yapmıyor.Aksine Peyami Safa’nın kitaplarının mutlaka ama mutlaka okunması gerektiği kanısı hasıl oldu bende. Müthiş bir edebi dil kullanıyor yazar. Hele seçilen karakterlerin güçlü olması size inanılmaz haz veriyor.

Fikir ve düşünce yapısı olarak muktedirlerin rağmına düşünceleri olduğundan olsa gerek, edebiyat camiasında pek kıymeti bilinmemiş maalesef. Umarım o da bir gün hak ettiği değeri görür.Zira bu benim okuduğum üçüncü kitabı ve üçünü de keyifle okuduğumu söyleyebilirim.

Artık elime geçen eserlerden kıymetli bulduklarımla ilgili çekilmiş bir film var mı diye bakma gereği de duyuyorum. Bunun filmi yada dizisi çekilmemiştir diye düşünürken, bir de baktım ki, bu kitabında filme uyarlaması yapılmış.

Filmin yönetmeni, esere mümkün mertebe sadık kalmaya çalıştıklarından bahisle filmi anlatıyor. Fanatik Klasik Film isimli şirketin yapımı olan film 2008 yılında “Gölge” ismiyle vizyona girmiş.

İzlemek isteyenler için youtube linkini de buraya bırakmış olayım.

Sağlıcakla Kalın.

Toronto, 5 Eylül 2019