Yeraltından Pusulalar -8

Verdiği spariş kısa süre içerisinde gelmişti. Yemeğini alelacele yedikten sonra bir mektup daha açmak geçti içinden. Elini attığı mektup zarfı pek bir hafif geldi eline. Boş bir zarf olabileceğini düşündürecek derecede hafifti. Belki de “zarfın içindeki kağıt başka bir cinstir diye” düşündü.

Usulca açtı zarfı ve zarfın İçinden güzel bir koku yayıldı. Şaşırdı Hicran. Bu kokuyu beklemiyordu. Uzun bir süredir, devamlı yazıldığını düşündüğü bu mektupların içinde kokulu bir nesnenin tutulacak oluşu, ona hiç ihtimal dahilinde gelmemişti. Ne yaprağı olduğunu bilmediği ince ve sararmış bir yaprak gördü önce. Üzerine damlatılmış herhangi bir esans olma ihtimali de yok değildi. Yemeğini henüz yediği için kokunun neleri ihtiva ettiğini pek anımsayamadı. Usulca aldı ve incitmeden kenara koydu narin yaprağı . Derken eline gelen küçük yarım sayfalık yazıyı çekip zarftan çıkardı. İkiye katlanan kağıdı usulca açtı ve okumaya başladı.

Bugün özel bir gün ve benim yazmaya hiç mecalim yok. Neden dersen, pek bir ağırlık var üzerimde. Aylardan şubat ve ayın orta yerindeyim. Adamakıllı üşüten hasretlerin kucağındayım. İçimle dışımla yalnızlık sarmalındayım belki de bu soğukluğun etkisiyle ağırım. Fazla yazamayacağım ancak yazdığım şu kısa satırlar bugün için kafi gelecektir. Çok sevdiğim bir şiirin küçük bir pasajı ile iktifa edeceğim yani. Nice Şubat ortaları görmen dileğiyle.

Mektubun devamındaki Atilla İlhan’ın şiirlerinden birinden alınmış küçük bir bölüm çoğu şeyin açıklamasıydı . Demek aradan geçen yıllarda yanmakta olan ateş hiç sönmemiş. Ayrılıktan sonra demirci körüğü gibi bir körükle sürekli harlanmaya devam edilmişti.

“Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
Yaseminler unutulmuş tedirgin gülümser
Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var

Çünkü ayrılık da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili” (Atilla İLHAN)

Vedat Sakman- Ayrılık da Sevdaya Dahil.