İçimdeki Müzik ( Sharon M. Draper)

.

Birkaç gün önce çok yapmam ama şu kişisel gelişim uzmanları ve liderlik eğitimi verenler kadrosuna giren Ahmet Şerif Izgören’in “Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır” isimli kitabını alıp okudum ve orada bir örnek gördüm. Fransa’da bir derginin genel yayın yönetmeni ağır bir rahatsızlık geçirmiş ve vücut fonksiyonları iptal olmuş sadece bir gözünü açıp kapatabiliyormuş. Yanında bulunan danışmanıyla göz açıp kapama hareketini mors alfabesi yöntemine çevirmiş, ve kim bilir kaç ay sürmüştür, bu sayede bir kitap yazmış. Ne kadar ilginç.

Bundan yaklaşık birkaç yıl önce dayım beyin kanaması geçirdi ve felç oldu. Tüm vücut fonksiyonları ve sinir sistemi iptal oldu. Bir sürü tedavi gördü. Fizik tedavi seansları yaklaşık bir yıl sürdü. Fakat bu süre zarfında ağzını açıp tek kelime edemedi. Yapabildiği tek şey onaylama anlamında gözlerini açıp kapatmaktı. Yakınındakiler gözlerini açıp kapatarak onay işareti verdiğini düşünüyorlardı. Fakat kimse bundan tam olarak emin değildi. Kim bilir fizyolojik bir hareket olan göz açıp kapanma hareketine denk geldiği için kaç kere boşuna rahatsız edilmişti.Yanında herhangi bir bilinçli kimsede yoktu. Belki kendi aralarında bir iletişim dili geliştirebilirlerdi. Mors alfabesi değilse bile en azından harflerden oluşan bir tahtanın üzerinde gezinip ne söylemek istediğini biraz zorlayarak da olsa anlayabilirlerdi.

Evde yumuşak koltuğun üzerinde uzanıp tamda bunları düşünürken ve hatta uzanıp evdekilere tümüyle fiziksel engeli olan birinin duruşunun provasını sırf empati olsun diye yapıyorken, bu hareketi yaptığım günün akşamı yatmadan önce kütüphaneme inip “acaba ne okusam yatmadan önce?” diye bakınıp , sonrada bu kitaba elimi atmış olmam güzel bir tesadüftü. “Tesadüf denmez ona efendim ,tevafuk denir” diyenlere de hürmetimiz vardır. Lakin bundan daha önemlisi, şu mors alfabesinin icadı hayatlar kurtaran birşeydir ki , mutlaka öğrenmek lazım .

Gelelim kitabın konusuna; Doğuştan fiziksel engelli bir çocuğun hayatı konu ediliyor bu kitapta. Çocuğun beyni sorunsuz bir şekilde çalışıyor fakat bunu ifade edebilecek ne kelime nede fiziksel bir hareket yapabiliyor. Annesi çocuğunu doktora götürdüğünde, doktorun, çocuğun zihinsel engelli olduğunu söylemesine rağmen annesinin çocuğun gözlerinde gördüğü ışıltı belki de kaderini değiştiriyor. “Biliyorum, o herşeyi anlıyor.” diyor anne. Daha fazla detaya girmeyeyim.

Çocuğun hayatının 11 yaşına kadar olan kısmının konu alındığı kitabı okurken, engellilerle ilgili anlık olarak dahi olsa empati yapmanın ne kadar zor olduğunu hissediyorsunuz. Sağlık denen şeyin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyorsunuz. Hayatta bize bahşedilen ve farkında olmadığımız en ufak fiziksel özelliklerimizin bile bizim için ne kadar kıymetli olduklarının farkına varıyorsunuz.

Uzatmayayım. Stephen Hawking ‘i bilirsiniz. Ben onu hep Stephen King ile karıştırırdım ama değil. Biri fiziksel engelli ama beyinsel dahi. Diğeri de sen ben gibi bir adam. Henüz daha gençken teşhisi yapılan ALS rahatsızlığı yüzünden, tekerlekli sandalyede neredeyse bir ömür geçirmiştir. Daha sonra zatüreye yakalanıp sesini de kaybedince bir bilgisayar ekranı yardımıyla insanlarla iletişim kurmuş , ta ki 2018 yılında ölene kadar .Bunu niye anlattım şimdi durup dururken? Şundan dolayı; bizim gibi olanları anlamak kolaydır ama bizim gibi olmayanları anlamak, onların hayatlarını kolaylaştırmak çaba gerektirir. Onlar bu dünyanın gizli hazineleridirler. Bu vesile ile vakit gece yarısını çoktan geçmişken, içimizdeki müziğin daima çalması, kalbimizdeki heyecan veren duyguları daima diri tutması dileğimi paylaşıyorum bir sonraki paragraftan bağımsız olarak.

Birkaç alıntı yapıp kapatayım. Zaten kafam dumanlı. Yaşar Kemal’in bence ustalık eseri sayılabilecek “Bir Ada Hikayesi” serisine başladım. O da ayrı bir aleme götürdü . Neyse işte. Savaşların insanlığı ve çocukları hala öldürdüğü bir dünyaya artık “Dont look Up”vari bir meteor diliyorum. Vicdanların ses çıkaracağı yok ve insanların psikopat lider seçmekten vazgeçmek gibi bir alışkanlıkları yok artık.

Alıntılar.

“Sessizlik nasıl bu kadar gürültülü olabilirdi ?”

“Kafamın içi söylemek istediğim ama söyleyemediğim şeylerle dolu.”

“Sorunsuz yetilere sahip olan bizler, sadece bağışlanmış kişileriz.”

“…bazen kimsenin bilmediği sadece senin bildiğin bir şeyin olması güzeldir.”

“Tüm kelimelerimin içimde sıkışıp kaldığını hayal bile edemiyorum,”

” İnsanlar seni sen olduğun için seviyor, yaptıkların ve yapamadıkların için değil.”

“-Uçabilsen ne yapardın? -Korkardım. -Düşmekten mi? -Hayır. Çok iyi hissettirmesinden ve sonra uçup gitmekten.”

“Müzik çok güçlüdür genç arkadaşlarım. Bizi anılarımıza götürür. Ruh halimizi etkiler ve karşılaştığımız problemlere karşı alacağımız tavrı belirler.”

“İnsanlar bana baktığında kıvırcık, kısa, kahverengi saçlarıyla pembe tekerlekli sandalyesinde oturan bir kız görüyor. Bu arada pembe tekerlekli sandalyenin herhangi sevimli bir yanı yok. Pembe olması bir şeyi değiştirmiyor.”

Müzik: E M E L – Holm (A Dream)