Sanatla Ölümü Renkledirmek

Geçenlerde bir video gördüm . Muhtemelen hasta olduğu için öleceğini önceden tahmin eden bir adam sesini kaydediyor. Düşünün ki sizi canlıyken birisi mezara koyunca ne dersiniz?Bunu bir düşünün derim.Bu adam ise; “Burası neden karanlık ?Beni buraya neden koydunuz ?Kimse yok mu? Çıkarın beni buradan? “gibi sözler söylüyor. Bunu yapma nedeni de cenazesine gelen insanların ağlamasını istememesi. Cenazeye gelenler katıla katıla gülüyorlar. Bu videoyu izledikten sonra kendimce bir yorum yaptım ve dedim ki. Adam, benim yaşayacağımı düşündüğüm şeyin senaryosunu yapmış ölmeden hemen önce.

Biz de ölümle ve mezara kalma ile ilgili şöyle bir efsane vardır. Dini ya da efsanevi kaynağını bilmiyorum fakat şöyle söylenir. Denir ki; meftayı mezara koydukları zaman o mefta kimin öldüğünü bilmez. Merasim sonrası insanlar yavaş yavaş mezarlığı terk etmeye başlayınca, mefta da yakınları ile birlikte mezardan ayrılmak ister. Tam kalkmak üzeryken kafasını musalla taşına vurur. O anda kendisinin öldüğünü fark eder ve “Eyvah ölen benmişim demek ki” der.

Buradan hareketle hep şunu düşünürdüm ben. Bu insanın canlı canlı gömülmesi demek. Eğer böyle bir şey varsa insanları gömenler asıl katillerdir. Yaşamın bir başka formunun olabileceği konusunda, inancını bundan müstesna tutarak konuşursak mesele tamda böyle. Bir tek benim hatırladığım eşkiyadaki cumalinin ölüm sahnesi vardır. Ölüme bakışın farklı olduğu.

  • Cumali (Uğur Yücel): Çok korkuyorum Eşkıya. Beni bırakma, çok korkuyorum… çok.
    Baran: Korkma sadece toprağa gideceksin… Sonra toprak olacaksın… Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin… Oradan özüne ulaşacaksın… Çiçeğin özüne bir arı konacak… Belki… belki o arı ben olacağım.

Eşkıyadaki Cumali’nin ölüm sahnesi de olmasa, sanatsal anlamda ölümü güzelleştirecek bildiğim bir örnek yok. Kopkoyu karanlık ölüm. İşte bu yüzden bu arkadaş ölümün yüzünü,bir nevi kendi sanatsal anlayışını kullanarak mizahi bir halde bile olsa, renklendirmiş. Yoksa dediğim gibi ölüm kopkoyu karanlık.Gezegenlerin evrendeki karadeliklere doğru savrulup orada kaybolmasının insan üzerinde meydana getirdiği o dehşet korku neyse, ölüm de insan için öyle.

İnanç bundan müstesna. Çünkü inanca göre, yaşamın yeni ve sonsuz formuna geçiş yapabilmek için ölüm denen koridordan berzah alemi denen bekleme salonuna oradan mahşer ve nihayet cennet ve cehennem denen kısmen daimi , kısmen geçici ikametlere ulaşmak söz konusu. Velhasıl, yaşamı güzelleştirdikçe, ölümde güzelleşecekmiş gibi geliyor bana. Sanatın bana anlattığı şey biraz da bu.

Müzik:Rubato & Melike Şahin – Bir Tek Düşüncem